Bugun...


Zatürre (pnömoni) nedir?
Ölümcül bir hastalık olan zatürre hakkında bilmeniz gerekenler.

Zatürre  (pnömoni) nedir?
+ -

Zatürre  (pnömoni) nedir: Zatürre ya da tıbbi adıyla pnömoni bakteri, virüs ve nadiren parazitlerin neden olduğu akciğer enfeksiyonu olarak tanımlanır. Akciğerde meydana gelen bu enfeksiyon, alveol adı verilen havayla dolu küçük akciğer keseciklerine iltihap hücrelerinin birikmesine ve yine bu alana kan damarlarından gelen serumun dolması şeklinde ortaya çıkan, daha çok küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreden ve bazen ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalıktır. İçleri serum sıvısı ve iltihap hücreleri ile dolan, yani hava içeriğini kaybeden alveoller solunum işlevlerini yerine getiremezler.

Zatürre belirtileri

•    Titreme,  İştah azalması
•    Sarı veya yeşil renkte balgam çıkartmak
•    Pas renginde olan koyu kırmızımsı kıvamlı balgam
•    Göğüs ağrısı, Boğaz ağrısı, Kemik ağrısı
•    Kuru ve hırıltılı öksürük
•    Soluk alındığı zaman sırta çivi batırılıyormuşçasına duyulan ağrı hissi
•    Şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, bayılacak gibi olma
•    Şiddetli bir titremenin ardından ateş yükselmesi
•    Şuur kaybı, dalgınlık, algılama bozuklukları
•    Yorgunluk, halsizlik
•    Önde meme bölgesi ve arkada ise kürek kemiğinin ucunda duyulan ağrı
•    Solunum hareketleri ve öksürüğe bağlı olarak şiddetlenen göğüs ağrısı
•    Dudaklarda oluşan uçuklar
•    Aşırı susama, Hızlı solunum
•    Yüzde şişme, Kuru ve beyaz dil
•    Dudaklarda mavileşme
•    Miktarı azalmış ve bekletildiğinde açık renk tortu bırakan idrar
•    Koma

Nedenleri ve türleri

İltihaplanmaya virüs, bakteri veya mantar gibi mikroorganizmalar neden olur. Zatürreye yol açan otuzun üzerinde mikroorganizma bilinmektedir. Hastalığı oluşturan etkenler üç grupta toplanabilir: Canlı hastalık etkenleri, fiziksel etkenler, kimyasal etkenler. Canlı etkenler arasında virüsler, parazitler, mantarlar vb; fiziksel etmenler arasında tozlar, yabancı cisimler, zararlı ışınlar vb; kimyasal etkenler arasında ise lipidler, klor, azotoksit buharı ve üremi sırasında ortaya çıkan bazı zehirli maddeler gösterilebilir. Zatürreede akciğer dokusunun iltihaplanması başlıca iki yerde görülür. İltihap olayı ve iltihaba katılan öğeler ya alveollerin (hava kesecikleri) içini dolduracak biçimde ya da alveol duvarlarını ve bronş duvarlarını istila edecek biçimde gelişir. Birincisine alveoler tipi zatürree, ikincisine de interstisiel tip zatürre adı verilir. Bakterilerin etkisiyle oluşan zatürre genellikle laveoler tipte, virüslerin etkisiyle oluşan zatürre ise interstisiel tiptedir. Akciğerdeki iltihap alanları odaksal nitelikte olabileceği gibi, bir akciğer lobunun tümünü de kaplayabilir. Zatürree genellikle sağ akciğerin alt ya da orta lobunu ya da sol akciğerin alt lobunda gelişir. Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde zatürreye yol açan başlıca etken pnömokok mikroplarıdır. Hemofilus influenza özellikle çocuklarda tehlike oluşturur. Alkoliklerde, şeker hastalarında ve yaşlılarda ise Friedlander basilinin yol açtığı zatürreye daha çok rastlanır. Kısaca zatürrenin en sık rastlanan nedeni virüslerdir.

Hastalığın tedavisi nasıl yapılıyor?

Hekim, hastasına zatürre tanısı koyduğunda öncelikle tedavinin hastanede yatarak mı, yoksa ev ortamında mı olacağına karar veriyor. Bu kararda hastalığın ağırlık derecesi, fizik muayene bulguları, röntgendeki yaygınlık derecesi, altta yatan başka bir hastalığın olup olmaması ve hastanın yaşı gibi kriterler göz önüne alınıyor. Hastaneye yatırılan hastalarda damardan antibiyotik tedavisi uygulanıyor. Bu arada sıvı takviyesi, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar ve balgam söktürücü ilaçlar veriliyor. Erişkinlerde ateş devam edebiliyor ve genellikle hastalar ateşten dolayı çok endişeleniyorlar. Ancak antibiyotik başladıktan sonra 3 gün boyunca ateşin yüksek seyredebiliyor. Ağırlık kriterlerine göre bazen hastanın yoğun bakım koşullarında tedavisi de gerekebiliyor. Ev ortamında tedavi edilen hastalarda da yine ağızdan alınan antibiyotikler, ağrı kesici ve ateş düşürücüler ve balgam sökücü ilaçlar kullanıllabiliyor. İstirahat etmek de hastalığın iyileşmesini kolaylaştırıyor.

Zatürre hangi hastalıklarla karıştırılıyor?

Zatürre, bazen akciğer kanseri ile karıştırılabiliyor. Bazen de her iki hastalık bir arada bulunabiliyor. Özellikle “Bronkoalveoler” tipteki akciğer kanserleri röntgende zatürreyi taklit ediyor. Tedaviye rağmen röntgende uzun zaman gerilemeyen zatürrelerde bu hastalıktan şüpheleniliyor. Yine ülkemizde sık görülen tüberküloz (verem) hastalığı da bazen zatürre ile karıştırabiliyor.

Zatürreye yakalanmayı kolaylaştıran etkenler neler?

İleri yaş, sigara kullanımı, kalp hastalığı, kronik akciğer hastalığı, alkol kullanımı, şeker hastalığı, kanser ve kemoterapi tedavisi, bağışıklığı baskılayan ilaç kullanımı gibi durumlarda kişiler daha kolay zatürreye yakalanıyor.

Hastalıktan korunma önerileri neler?

Genel olarak beslenme ve uyku düzenine dikkat etmek, sigara ve alkolden uzak durmak, spor yapmak, eğer varsa altta yatan kronik hastalıkları stabil düzeyde tutmak, grip ve zatürre aşısı olmak başlıca korunma tedbirleridir.

Zatürre hem çocuklarda hem yetişkinlerde en çok ölüme neden olan hastalık

Dünyada en çok öldüren bakteri olarak bilinen pnömokok bakterisi zatürrede, kulak iltihaplarında, sinüzitte, menenjitte, kana bakteri karışması anlamına gelen bakteriyemide en sık görülen etken. Bu sebeple “Zatürre aşısı” sadece zatürreye karşı korumuyor, bu hastalıklara karşı da koruyor. Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında bu aşı tüm çocuklara yapılmaya başladığından beri pnömokok bakterisine bağlı menenjit vakalarında çok büyük azalma görüldü. Türkiye’de iki sene önce çocuklardaki menenjit oranı yüzde 40 iken, 2013 de yüzde 14’e kadar düştü dünyada ise bildirilen zatürre vakalarında yüzde 40 yakın azalma görülüyor.

65 yaş üzeri kişiler 5 yılda bir zatürre, her yıl grip aşısı yaptırmalı!

Pnömokok aşısında çocukluk çağındaki aşılama oranlarının Türkiye’de yüzde 97 gibi yüksek rakamlara ulaşarak oldukça başarılı bir noktaya geldiği belirtiliyor. Fakat yeniden hasta olma olasılığı küçümsenmemelidir bu sebeple ikincil hastalığı olan kişiler duyarlı ve farkında olmalıdır. 65 yaş üzeri kişilerin 5 yılda bir pnömoni (zatürre) aşısı, her yıl da grip aşısı yaptırmaları gereklidir.

Kronik hastalığı olanlar da mutlaka aşılanmalı

Dünyanın her yerinde çocuk aşılaması yetişkin aşılamasına göre daha yaygın ilerliyor. Genelde aşılama dünyanın her yerinde çocuklara bir program dahilinde devletler tarafından uygulanarak başlamıştır. Yetişkinler için dünyada henüz böyle bir uygulama bulunmamaktadır. Yetişkin aşılamaları dünyada bu işi en iyi yapan İskandinav ülkelerinde bile yüzde 50’leri geçmiyor. Bizim gibi ülkelerdeyse, gripte oran biraz daha yüksek olsa da pnömokok aşısı dediğimiz zatürreye karşı aşılanma oranı yüzde 1’in altında. Oysa aşılanması gereken birçok risk grubu var. Bunlar ağırlıklı olarak kronik akciğer hastaları, kronik kalp hastaları, koroner kalp hastalığı olanlar, KOAH ya da astım gibi solunum yolu hastalıkları olanlar, şeker hastalığı olanlar, kronik böbrek yetmezliği ve kronik karaciğer hastalığı olanlar, 65 yaşın üzerindekiler gibi bağışıklık problemleri nedeniyle zatürre geçirirse daha ağır seyredebilecek gruplar.

Aşılanması gereken diğer risk grupları

Örneğin kanser hastaları gibi bağışıklık yetmezliği olan hastalar, doğuştan bağışıklık sistemi yetersiz olanlar, kullandığı kortizon ilaçları sebebiyle bağışıklığı düşenlerde en önemli ölüm nedeni zatürredir. Kanserden ölüm nedeni şu kadardır dendiğinde altta yatan kanser ama ölüm nedeni zatürredir. Koroner kalp hastalığı olanlarda aşılamayla kalp enfarktüsüne bağlı ölüm riskini yüzde 40 azaltıyorsunuz. Bazı daha küçük risk grupları var. Örneğin menenjit geçirenler. Türkiye’de oldukça yaygın metabolik bir hastalık olan Kistikfibroz hastaları. Bunun dışında 18 yaşını aşkın her kesimin pnömokok aşısı olması gerekmiyor. Hangi yaşta olursa olsun çocuk yetişkin fark etmez, bahsedilen hastalıkları taşıyan herkesin aşılanması gerekmekte. Sigara içenlerde pnömokok hastalıkları daha ağır seyretiği için onlara da aşılanma öneriliyor. O yüzden risk grubunda olanlar ve 65 yaşı geçkin kişiler aşılanmalıdır.

Yüzde 60-70 oranında Türkiye’de üretiliyor

Bugün artık Türkiye pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan ülke konumunda. Dünyanın en komplikebiyoteknoloji ürünlerinden bir olarak görülen pnömokok aşısı artık formülasyon aşamasından itibaren yüzde 60-70 oranında Türkiye’de üretiliyor. Yüzde 100 yerli üretim için çalışmalar sürüyor.




Kaynak: www.medikalakademicomtr

Editör: SAMET ATEŞ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
FOTO GALERİ
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
YUKARI